FARKLI ÇOCUKLAR, FARKLI ANNE BABALAR
Anne baba olmanın belki de en önemli ve temel kuralı; müthiş bir hoşgörü, sınırsız, koşulsuz sevgi ve tutarlı, ölçülü ilgi sunabileceğimiz sağlıklı bir aile ortamı sağlayabilmektir. Bu ortam anne baba ayrılsa bile sağlanabilir ve hem anne hem baba çocuğuna kendi yaşam döngüsü içinde son derece düzgün,sağlıklı bir ortam sunabilir. Bu imkansız bir şey değildir. Hatta sorunlu evliliklerde çocukların daha sağlıklı ve mutlu olmaları açısından eşlerin beraber yaşamaktansa ayrılmalarının daha yararlı olduğu da bir gerçek.
Evlilik ilişkisi başka şeydir, çocuklarla olan ebeveynlik ilişkisi başka şey. Elbette tercih edilen anne baba ve çocukların bir arada yaşamasıdır ancak bu her zaman mümkün olmadığından önceliğimiz çocukların psikolojik olarak daha mutlu olacakları ortamlarda yaşamalarıdır.
Anne baba olmak, birçok açıdan okuduğumuz hemen hemen her şeyden farklıdır, kitabi bilgilerle anne baba olmak neredeyse imkansızdır. Her çocuk farklıdır ve her çocuğun kişiliği,yapısı, beğenileri,beklentileri hem doğuştan getirdiği hem de sonradan edindiği bir takım değerlerle şekillenir.
Dolayısıyla bir başkasının çocuğu 6 aylık diş çıkarırken sizin çocuğunuz 1 yaşına kadar diş çıkarmayabilir. Ya da yeğeniniz, iki saatte bir acıkan bir çocuk olabilir ama siz kendi kızınıza çok zor yemek yedirebilirsiniz.
Durum tamamen çocukların yapıları ve anne babaların tutumlarıyla ilgilidir. Üstelik anne baba tutumları o kadar önemlidir ki çocuğun hayatını bütün bir ömür boyunca etkisi altına alır.
ANNE BABALARIN SIK YAPTIĞI HATALAR
Çocuklar dünyaya geldikleri andan itibaren anne babalarının neye evet, neye hayır diyeceklerini gözlemler ve eğer kullanabilecekleri bir açık bulurlarsa sonuna kadar kullanırlar. Bu anlamda her çocuk bencil davranabilir ve eğer kurallar baştan doğru konulmaz, sınırlar doğru çizilmezse, çocuk anne babasının kendisine olan toleransını çıkarları doğrultusunda kullanır. Burada yanlış olan bir şey yok, yanlış olan anne baba tutumlarındaki tutarsızlıktır.
Ebeveynlerin sıklıkla yaptığı hatalara baktığımızda özellikle bir durumla karşılaşıyoruz: Anne ve baba arasındaki görüş ayrılığı ve buna bağlı olarak çocuğa karşı sergilenen farklı tavırlar.
- Çocuklara kısıtlama getiren anne baba davranışının devamını getiremiyor, çocuk ağlayıp ısrar etmeye başlayınca anne babanın direnci düşüyor.
- Dediğini yaptırdığını gören çocuk, bu davranışı alışkanlık haline getiriyor ve her isteğini yaptırmak amacıyla sürekli olarak bu yolu seçiyor.
- Çocuğa verilecek ceza ya da uygulanacak kural o anda alınan bir karar olabiliyor ve duruma göre değişebiliyor ya da bu karardan çocuğun haberi olmuyor. Yanlış yaptığında uygulamayla karşılaşınca çocuğun gösterdiği tepki normalden daha şiddetli olabiliyor.
- Anne baba çocuğa karşı ortak sergileyecekleri davranışı belirlemiş olsalar bile bunu çocuğa anlatmıyorlar ve ceza vermek zorunda kaldıklarında çocuğa çok sert davranıyor, açıklama yapmıyor, hatta şiddet uygulayabiliyorlar.
- Çocukla olan ilişkilerde zaman zaman çok katı olan anne baba kendi aralarında son derece esnek ve hoşgörülü davranabiliyorlar, bu da çocukta ciddi hayal kırıklıkları yaratıyor. Ebeveynlerine ve kendisine güveni azalan çocuk saldırganlaşıyor.
- Aileler çocuğu da kapsayan 'aile kuralları oluşturma' bilincinde olarak davranmıyorlar. Her ailenin kendi yapısına ve geleneklerine göre bazı kuralları olması gerekirken, anne babalar bazen kendilerine uymayan davranışları, sırf başkaları öyle yaptığı için uygulayabiliyor, duruma göre farklı tavırlar sergileyebiliyorlar.
- Çocuğa karşı korku ve tehdit silahını kullanan anne babalar bu yolla çocuklarına disiplin uyguladıklarını zannetseler de aslında en büyük yanılgıya düştükleri nokta burasıdır.
- Başkalarıyla kıyaslama yapmak çocukta onarılması güç yaralar açıyor. Oysa Türk aile yapısında maalesef en sık yapılan hatalardan biri de budur.
- Mükemmeliyetçi anne baba tutumu sergileyen ebeveynler, çocuklarıyla aralarındaki iletişime en büyük engeli koyduklarının farkında bile değiller.
- Çocuğun adına hareket etme,düşünme ve karar alma davranışları, kendine ve çevresine güvensiz çocuklar yetiştirmekten başka işe yaramaz.
ANNE BABALARIN OLUMSUZ MESAJLARI
Farkında olarak ya da olmayarak çocuklarımıza son derece olumsuz bazı mesajlar verdiğimizi hatırlamakta fayda var. Verdiğimiz her mesajın, yaptığımız her davranışın çocuklarımızın kişiliğinde ve dolayısıyla geleceğinde çok önemli ve kalıcı izler bırakacağını unutmamak gerekiyor. Genel olarak çocuklara verdiğimiz olumsuz mesajlara baktığımızda hepimize çok tanıdık gelen noktalar bulacağımız kesin:
- Her şeyin en iyisi, en mükemmeli olmalıdır.
- Yanlış yapma hakkın yok, her şeyi doğru yapmalısın.
- Başarılı olursan seni daha çok severim.
- Benim dediğim gibi davranmalısın.
- Seni büyütmek için ne fedakarlıklara katlandık.
- Kardeşin senden daha başarılı.
DOĞRU ANNE BABA TUTUMU VE DOĞRU MESAJLAR
Anne baba olarak çocuklarımızla olan ilişkimizde bilmemiz gereken en önemli nokta, çocukların bizim birer kopyamız olmadığı, aksine bizden farklı ve bağımsız ayrı kişiliklere sahip bireyler olduğudur.
Dolayısıyla çocuklarımız, bizim isteğimizle ya da zorumuzla şekil alan varlıklar olmaktan çok, kendi kişisel özellikleriyle dünyaya gelen ve bu özelliklere uygun yeteneklere sahip çocuklardır. Anne baba olmaksa çocukların kişilik özelliklerine saygı gösterip kabul ederek,gelişmelerine yardımcı olmakla doğrudan doğruya ilişkilidir.
Ana-baba çocuğundan yaşı ve yeteneklerine uygun isteklerde bulunan, çocuğun kendine olan güvenini sağlayan, yaşının üstünde bir beklenti içine olmayan bir tutumla sağlıklı ortam hazırlayabilmelidir. Özellikle okul ve meslek seçimlerinde öncelik çocuğun ilgi ve yeteneği olmalı ana-babanın heves ve tutkuları ön plana alınmamalıdır.
Çocuğunu bağımsız bir birey olarak kabul eden, ona sevgisini koşulsuz sunarak olumlu ilişki kurmaya çalışan kişiler sağlıklı anne babalardır. Özellikle eğitim konusunda bilinmelidir ki sevgi temeline dayanan eğitim sağlam ve başarılı bir eğitim yolunu açacak yegane şeydir.
Anne ve babanın hazırlaması gereken ortamda, çocuk her zaman anne ve babası yanındaymış gibi kendini güvenli ve hiç yanında değilmiş gibi özgür hissetmelidir. Ebeveynleri tarafından kendisine saygı duyulan çocuk, üstün benlik saygısı geliştirecektir. Anne-babalar aşırı koruyucu yaklaşımdan kaçınarak çocuğun kendi kendini yöneten bir birey olmasına, sorumluluk bilinci geliştirmesine fırsat vermelidirler.
Çocuğa yeterli düzeyde desteğin sağlandığı güvenli bir ortamda, ana-babanın sağladığı disiplin ve eğitimin nitelikleri de olumlu olacağından çocuktan yansıyan her şey olumlu olacaktır.
Unutmayın;
- Hayat sadece ders,cödev ve sınavdan oluşmuyor.
- Her ne olursa olsun, çocuklar sizin çocuklarınız ve her ne olumsuzluk olursa olsun, sığınacakları başka yer yok.
- Hayatta mükemmel diye bir şey yoktur. Çocuklar ellerinden geleni yapmak üzere yetişmeliler.
- Çok küçük yaşlardan itibaren kendi ihtiyaçlarını karşılamayı öğrenmeliler.
- Başkaları çocuğunuzdan farklı, çocuğunuz da başkalarından farklı bir birey. Diğerleriyle çocuğunuzu kıyaslamayın.
- Herhangi bir sorunda çocuğunuz adına çözümler üretmeyin, onun adına kararlar almayın.
- Çocuğunuzu sürekli eleştirmek doğru davranışlar geliştirmez. Sadece olumlu davranışları taktir ederseniz, olumlu karşılık görebilirsiniz.
- Yetişkinler olarak bizler de yanlışlar yapabiliyoruz. Mesele yanlışlardan ders alabilmek ve tekrarlamamaktır.
Çocuklara verilmesi gereken mesaj da bu olmalıdır.